Zaandam ve Zaanse-Schans: Amsterdam'ın Yanıbaşındaki Tatlı Duraklar Rehberi
Hollanda’nın başkenti Amsterdam neredeyse her şeyi barındıran bir şehir, bu da kendisini turistler için mükemmel bir yer haline getiriyor: Gerek tarih, gerek sanat, gerekse başka aktiviteler olsun… Arayıp da bulamayacağınız hiçbir şey diyebilir miyim? Tabii bu cümlemin doğru olması için küçücük bir şeyi göz ardı etmek gerekiyor: Hollanda’nın geleneksel dokusu.
Bu yazımı Amsterdam’ı gezip görmüş, biraz daha otantik deneyimler arzulayan ama çok da uzaklaşmak istemeyenlere ithaf ediyorum çünkü bahsedeceğim yerler Amsterdam’a trenle yalnızca 15-20 dakika uzaklıkta!!
Zaandam
Bahsedeceğim ilk durak: Zaandam. Burası genel olarak Inntel Otel’in binasıyla ünlenmiş durumda olsa da şehrin genel mimarisinin de oldukça orijinal olduğunu söylemem gerekiyor. Hatta şöyle açıklayayım, ne zaman Zaandam’a gitsem kendimi lego filmlerinin içerisinde gibi hissediyorum.
Maalesef güzel olduğu kadar da küçük bir yer burası, en fazla iki saat harcayarak şehre doyabilirsiniz. O yüzden ben burayı esas durağımız Zaanse-Schans’a giderken alınabilecek bir kahve molası olarak tanımlamak istiyorum, mutlaka görün ama çok da vakit ayırmayın.
Zaanse-Schans
Burası, Hollanda’ya ziyaretime gelen herkesi götürdüğüm; götürdüğüm herkesten de pozitif tepkiler aldığım bir yer. Ayrıca, benim de favori Hollanda duraklarım içerisinde yer alıyor.
Trenden indiğiniz anda ciğerlerinize dolacak çikolata kokusu şehrin imzalarından biri, çünkü bir çikolata fabrikasına ev sahipliği yapmakta. Maalesef fabrikayı gezmek mümkün değil, ama şehrin geri kalanı çok daha güzel!!
Değirmenlerle dolu ünlü bir manzarası ve geleneksel mimarisiyle yapılmış küçük Hollanda evleriyle göz büyüleyen bu tatlı kasabayı bir açık hava müzesi olarak tanımlayabilirim, üstelik girişi de ücretsiz!! (Tabii bu noktada trene harcadığımız serveti görmezden geliyoruz)
Peki Zaanse-Schans’da neler yapılabilir? Öncelikle yel değirmenlerine karşı güzel kareler yakalamalı, galerinizi doldurmalısınız. Peynir yapımının aşamalarını öğrenmek, ve karnınız doyana kadar farklı peynir çeşitleri denemek için Henri Willig’in evine uğramalı, ardından tahta ayakkabı müzesine girmelisiniz. Dönmeden sıcak çikolatayı deneyimlemeyi de unutmamalısınız, bu konuda ise pastane müzesini öneririm size, çünkü aynı tadı yel değirmenlerinin arkasında çok daha pahalıya satıyorlar.
Zaanse-Schans’a gitmeden önce bilmeniz gereken en önemli noktalardan biri ise her şeyin çok erken kapanıyor olması, benim tavsiyem buraya erkenden gidip saatler beşe yaklaşırken gezinizi tamamlamış olmanız üzerine.